Herkese merhaba,
Öncelikle şunu söyliyim, çok güzel tepkiler aldım bu blog işiyle ilgili. Aşırı mutluyum o yüzden. Bi tık daha motive oldum. Pozitif feed-back ne kadar önemliymiş. Ben mesela birinin yaptığı bi şeyi beğendiğim zaman mümkün olduğu kadar söylemeye çalışıyorum. Yani bilemiyorum tabii iddialı konuşmuş olmıyım ama bu şekilde karşımdakinin gününe güzellik kattığımı düşünüyorum. Özellikle son zamanlarda ortalarda somurtarak yürüyen, çalışan, yaşayan insanlar olduk. Başta da ben yani. O yüzden ufak detaylar giderek önem kazanıyo hayatımızda. Evet bu kısmı biraz uzattım arkadaşlar farkındayım:D Yani uzun lafın kısası beğenilerinizi söyleyin. Mesela en yakın olmayan bi arkadaşınıza diyin ki 'Cnm yaa üstndki çk gzlmş nrdn aldn??' Beğenmezseniz de demeyin tabi. Pozitif olucam diye samimiyetsiz olmayın bi de.
Yazının asıl konusuna anca geçebiliyorum. Buna da şükür. He bi de minik uyarı: Bu yazı konusu gereği uzun oldu biraz ama okuyun bence. Okusanız tatlı olur benim için. Tamam giriyorum konuya.
Bazılarınız fotoğraflardan biliyodur belki, geçtiğimiz hafta sonu İstanbul'a gittik erkek arkadaşımla. Evet yılların karının yağdığı vakti seçmek gibi bi öngörüsüzlük yaptık maalesef. Bi yandan da her yerin bembeyaz oluşu falan nasıl hoşumuza gidiyo. İzmir'de istediği kadar yağsın, imkansız böyle bi manzara. Neyse işte gittik otelimize, yerleştik. Çok tatlı bi yerdi, Maproom adı. Karaköy'de kalmayı düşünen olursa gitsin mutlaka, hem temiz hem uygun hem de merkezi baya. Bana da bi arkadaşım önerdi zaten. Böyle odalarına Avrupa'daki popüler şehirlerin adını vermişler. Mesela biz Paris'te kaldık. Odada yatağın başında eski bi Paris haritası var. Çok hoşumuza gitti. Fotoğrafını koyayım hatta onun da. Yalnız otelle ilgili şöyle bi sıkıntımız oldu ve gezinin eğlenceli kısımlarından biri de bu aslında (+bize çok fayda sağladı). İkinci günümüzde bi uyandık sular yok:D Aradık sorduk falan, donmuş. Şaka gibi baya donduğu için su akmıyo yani. Kendimce acaba buna antifriz konmuyo mu falan diyorum ama mantıklı bi düşünce olup olmadığından bile uzağım aslında. Neyse dedik zaten uzak bi yerlere gidemiyoruz havadan ötürü, e buralar da güzel, taktık bereleri çıktık (çünkü saçlar falloş oldu zaten ikinci güne). Ya zaten sokaklar falan aşırı tatlış, sürekli fotoğraf çekiliyoruz(Saçmalamayın tabii ki tüm fotoları ben çekiyorum...). Her biri sağlam mimar elinden çıkma kafelerde burjuvalık yapıyoruz. Neden mi burjuvalık yapıyoruz? Çünkü önceki gün 1(BİR) porsiyon havuçlu kekin fiyatının 19 tl olduğunu öğrendik kasada. Dedim ki o zaman ben burjuvayım bence. Hak ettim dedim burjuva olmayı. Zaten zamanla şöyle bi şey oluştu, böyle ilk Avrupa seyahatinde sürekli kur hesaplarsın falan ama üç gün sonra 10 euro 10 tl gibi düşünmeye başlarsın ya öyle. Alışmazsan ağlarsın zaten. Neyse yani bereli günümüz böyle geçti. Kaldığımız yer Baltazar adında bi hamburgercinin çaprazındaydı hemen. Bize zaten önermişlerdi orayı, denk gelmiş. Ya gerçekten vejeteryan/vegan arkadaşlarım affetsin çıldırdım resmen yerken. Ağlıycam şimdi, çok güzeldi! Bazılarınız biliyodur kesin ama bilmeyen varsa yolu düşerse uğrasın bi. Kulaklarım tatlı tatlı çınlar belki.
![]() |
| -Maproom- |
![]() |
| Baltazar(my love) |
![]() |
| 4 günlük mahallemiz<3<3 |
![]() |
| Bu da ben |
Ertesi güne zıplıyorum artık. Sürpriiiiiiz!!! Sular hala kesik. Dedim artık eyvah yani. Hamam, kuaför falan arıycaz herhalde. Bizden biraz zaman istediler sorunu düzeltmek için, çıktık kahvaltı yaptık, oyalandık kendimizce. Otele döndük sonra haliyle. Hala su yok. Beni sıkıntı basıyo, deliricem. Artık kettle mettle su ısıtıp lavaboda kafaları yıkamaya karar verdik. Çok da iyi güzel oldu. Baya güzel oldu da çat bi anda banyo musluğu akmaya başladı:D (Canım murphy pas geçmedi sağ olsun) Suların da gelmesiyle modumuz arttı, bi gaz hadi dedik karşıya geçiyoruz. Kadıköy'e gidicez, vapur iskelesine gittik, iptal olmuş seferler. Biz diyoruz ki tüh ya işte görüyo musun gidemicez artık napalım bi dahaki sefere falan. Sonra bi anda yanımızdaki insanlardan 55 çeşit Kadıköy'e ulaşım fikirleri çıktı. Çok şaşırdık mesela orda. İzmirli döner yani evine. Bu kadar zorlamaz, kasmaz. Olmazsa olmuyodur, çok mu önemli sanki. Neyse sonuçta biz de akıntıyla kendimizi başka bi iskelede bulduk. Meğer dibinde başka bi özel firma varmış götüren, onlar da brave heart, havayı falan takmıyolar. Biz gittik işte bi şekilde. Mehmet'in İstanbullu arkadaşıyla buluştuk. İyi çocuk da çılgınlar gibi yürüttü bizi Kadıköy'de. Sanki başıma 25 derece havada Bebek'te yürüyo. Artık parmaklarım falan dökülüyo tabi benim soğuktan. Eldivenlerimi çöpe atıcam hatta. Vasıfsız vasıfsız yaşıyolar...
Bi vakit sonra Victor Levi'ye gittik şarap içmeye. Sevdim orayı da tatlı bi yer. Peynirleri güzeldi ve uygundu fiyat olarak da. Karaköy'den sonra zaten her şey bedava gibi geliyo, çok garip. Kadıköy'ü dilediğimce gezemesem de çok sevdim kısacası. Bi dahaki sefere daha çok vakit geçirmeyi düşünüyorum.
Eveeet geldik son güne. Uçuşlar iptal tahmin edersiniz ki. Dönemiyoruz. Mecburen erteledik, bi gün daha kaldık ama ful yatıp uyumalı yani o gün. Ertesi gün çat yine iptal uçuş. Dedik olmıycak böyle otobüsle dönelim madem. Arkadaşlar ON İKİ saatte döndük. Allahtan döndük ama yani. Ve ve ve pasaklı gezdiğimiz o güne kesinlikle değdi çünkü ekstra günün ödemesini istemedi bizden tatlış otel sahibi. Ben de nasıl teşekkür ediceğimi bilemeden saçmaladım resmen adama:D (Böyle ağır nezaket gerektiren durumlarda elim yüzüm kayıyo)
Neyse işte böyle zorlu ama keyifli bi gezi oldu bizim için. Gerçekten çok yerini keserek anlattım ama anca bu kadar kısaltabildim. Yine bir kapanış cümlesi yazamayış ve bikaç minik öneri ekleyerek bitiriyorum.
Not1: Karaköy'de Beşaltı Kirvem Tantuni'de mutlaka tantuni yiyin. Minnak minnak sarıp bir dakikada önünüze koyuyolar. Müthişti tadı. Biz iki kişi dört porsiyon yedik.
Not2: Dem Karaköy'de 'Chinese Spring' için. Ona da bayıldım. Mehmet'in yürümeyi seven arkadaşı önermişti.
![]() |
| Minnak yeni yıl kurabiyeleriyle... |
Not3: Karaköy'de yine canınız hamurişi çekerse Boşnjak'ta börek yiyin<3<3 Aslında börek gibi olmayan top top kıymalı hamur parçalarını yoğurtla servis ediyolar. Boşnak mantısı zaten adı. Tatları harika. Tatmadım ama vitrininden gördüğüm kadarıyla tatlıları da baya başarılıydı.
Not4: Hepsi Karaköy olduğu için üzgünüm. Biz de böyle planlamamıştık ama canım kar sağ olsun.
Not5: Instagram hesabıma bakmak isterseniz de buraya tıklayabilirsiniz:) (Saçmaladım. Nasıl bi istekse...)
Not4: Hepsi Karaköy olduğu için üzgünüm. Biz de böyle planlamamıştık ama canım kar sağ olsun.
Not5: Instagram hesabıma bakmak isterseniz de buraya tıklayabilirsiniz:) (Saçmaladım. Nasıl bi istekse...)





Çok güzel yazmışsın,ellerine sağlık.Yazmaya devam et.Bu konuda da yeteneklisin çok.
YanıtlaSilİlk yorumumu sizden aldığım için çok mutluyum hocam. Umarım uğur getirir.
SilAy sınav haftamda nasıl iyi geldi okumak������
YanıtlaSilÇok sevindim. Bana da yorumun iyi geldi :)
SilNe mutlu bana.Yolun açık,şansın bol olsun her konuda...
YanıtlaSilYa cok tatlı olmuş, haftaya istanbula gidiyorum. Olmaktan en keyif aldığım yer kadıkoy ve karakoy. Az cok ortak zevklerımızın oldugunu biliyordum zaten,hemen gidip dedigin mis yiyecekleri denicem :))
YanıtlaSilDene dene, sonra bana geri bildirim yaparsın. Umarım beğenirsin :)
YanıtlaSilen sevdiğim yazılar bunlar oluyor böyle not etmeli tam yenilen içilen yerleri! <3 süper olmuş devamını bekleriiizz (vejetaryen vegan kafeler de yaz ama kajshdak)
YanıtlaSilVejeteryan vegan kafeler İzmir'de oturmadı maalesef henüz ama belki tarif yazarım öyle :)
YanıtlaSil