Bugün bi içimi dökmem lazım şuraya. 'Cahillik nedir, nasıl cahil olunur ve sonuçları nelerdir?' onu anlatıcam size. OFFFF!!!
Şimdi ben bu blog temamı çok beğenmiyodum. Hani size daha önce de bahsettiğim anı çerçevesi yapan kuzenim var ya, Alper Abi'm. İşte o site falan da yapıyo. Baya başarılı hatta bu anlamda. Yani asıl işi o aslında. Bak cahillik burda başlıyo işte. Muhtemelen adı site yapmak olmayan bi şeye site yapmak diyorum. Anladığınızı düşünüyorum ama. Neyse işte ben de Alper Abi'ye dedim ki benim blogun temasını daha tatlış bi şey yapabilir miyiz? O da direkt blogspot ne ya direkt bi domain alalım sana, güzel bi site yapalım dedi. Ben ama nasıl mutluyum, baya gaza geldim falan. Çat aldım onun bana önerdiği şeyleri. Sonra ara ara yazıyorum, ne zaman olucak diye heyecanlıyım baya. Bu arada Alper Abi de bi yandan işe gidiyo, bi yandan Tinivini Wood'u yürütüyo, bi yandan yeni bebeği var, bi de benimle ilgilenicek yani. Aşırı da sıkıştırmak istemiyorum.
Sonra geçen gün Alper Abi bana bikaç örnek attı, beğendim ben de baya. O gün hazırladı ve şey dedi işte görüşünce bikaç şey göstericem yazılarını ona göre girersin falan. Ben de nasıl sabırsızım. Acaba ne zaman denkleşicez diye düşünüyorum. O çok yoğun, ben çok yoğun, nasıl olucak falan diyorum. Sonra dün Mehmet'le görüştük. O da baya anlıyo bilgisayardan. Öğretsin bana diye açtırdım bilgisayarı. Baktık birlikte, Alper Abi'nin hazırladığını bilmiyomuş, WordPress biliyomuş. Ben de direkt, tamam o zaman öyle yapalım dedim. Mallığa bakar mısınız?!! Değiştirmek için de önceki hazırlananı silmek gerekiyomuş. Sil sil diyorum Mehmet'e. Emin misin bak falan diye soruyo o da. Hiç ayıkmıyorum olaya. Neyse çocuğu da acele ettirip sildirdim. Sabırsızlığımı parçalamak, çiğnemek falan istiyorum ya. Kalkıp teknoloji alanındaki cahil halimle koca bir emeği çöpe attırttım yani. Ama kendimce şey gibi düşünüyorum, Mehmet'e ulaşmam daha kolay, Alper Abi'yi sürekli arayıp bi şey sormıyım şimdi çok yoğun o diyorum. Ya salak Duru önden bi sor bari. Senin basit sandığın iş nasıl bi iş? Silsen dönüşü var mı? O kadar anlık oldu ki nasıl üzülüyorum şimdi.
Gelelim bunun bi sıkıntı olduğunu nasıl anladığım kısma. Sabah Alper Abi mesaj attı. Adam şok olmuş tabii ki. Asla beklemiyo böyle bi şey. Benim ensemden başladı bi şeyler kaynamaya, başıma ağrı girdi. Dedim yani yer yarılsın, bak girmeyen ne oluyo! Baya dil döktüm, o da artık çok üzüldüğümü anlayıp tatlıya bağlamışız gibi yaptı ama hala bana gıcık oluyo bence. Gıcık olmak yanlış oldu, bozuk yani bence hala. Brownie kurabiye yapıp götürücem. Çok manasız biliyorum ama ne yapam yani??
Beni dinlediğiniz için teşekkürler arkadaşlar. Anlatacaklarım bu kadar. Kendime sinir oluyorum.
Mars'ta böyle
10 Mart 2017 Cuma
3 Mart 2017 Cuma
Kendi şarabınızı kendiniz yapın
Şarap yapmak isteyen var mı aranızda? Ben istiyorum ama yapmıycam şimdilik, çünkü babam yapıyo zaten. Bi ara çok minik, anlık heves ettim, hadi birlikte yapalım falan diye ama pek varlık gösteremedim. O derse bi 30 yıl sonra falan, yaşlandım artık yapamıyorum evladceğizim sen yapıver şu zıkkımı, o zaman devralıcam diye düşünüyorum. Ama belki siz yapmak istersiniz diye nasıl yaptığıyla ilgili ufak bi soru-cevap yaptık babamla. Bayadır aklımdaydı zaten sizinle paylaşmak, şimdiye kısmetmiş. Çok zor bi şeydir gibi düşünüyodum ben hep. Belki siz baya basit olduğunu biliyosunuzdur ama ne bileyim çok kolay bu ya diyip yapan arkadaşım da yok yani. O yüzden ucundan bahsedeyim dedim.
Babam iki senedir kendi şarabını kendi üretiyo. Hatta rakı ve cider da yapıyo. Ciderları yazın müthiş gitmişti sıcakta falan. Belki başka zaman onu da konuşuruz. Şimdilik kırmızı şarapla sınırlı tuttum bu ropörtajı. Başlıyoruz efendim.
1-Şarap yapmak için ihtiyacımız olan temel malzemeler neler oloyor acaba?
Bunun için illa ki çok özel bir ekipman gerekmiyor. Yani tam profesyonelce olmak durumunda değil. Uygun fiyatlı bikaç temel malzeme şu şekilde:
* Üzüm miktarına göre geniş ağızlı bir bidon (Gıda çarşısında plastik malzeme satan yerler var oralardan bulabilirsiniz. Zeytinyağı bidonu gibi içi beyaz kaplamalı olanlardan olucak. 30-60-100-150 litrelik gibi ebatları değişiyomuş. Fiyatları da 30-40 liradan başlıyomuş.)
* Her evde bulunan süzgeç, huni, maşrapa, tepsi gibi basit şeyler
* Ticari manada yapanlar dezenfekte etmek için sodyum metabisülfit kullanıyolarmış. Babamda varmış ama o kullanmıyor. Delikanlıyı bozar dezenfektan aashsdhf. Diyo ki çok hijyen sıkıntısı varsa yapsınlar, ev ortamında gerekmez.
* Şişe, mantar, kapşon, mantarı takmak için gereken alet (Bu alet çok şart değil sanırım çünkü 3-5 ayda tüketicekseniz kola şişesinde falan da saklayabilirmişsiniz.)
* Hava kilidi var bi de, 10-15 tl gibiymiş fiyatı(Babam kendi de yapmış hava kilidi, basit bi şeymiş baya.)

hammaddeler.com
armamarket.com
Bu sitelerde şarapçılıkla ilgili malzemeleri toplu olarak da bulabilirmişsiniz.
* Bi de son olarak güzel güzel üzümler. Ezik çürük olmaması gerekiyo. Mümkünse cabernet sauvignon, merlot, shiraz, kavacık karası, alicante, sauvignon blanc, sultaniye gibi İzmir'de de bulabileceğiniz güzel şarap üzümleri. Ama babam ilk denemesinde efes karasıyla yapmıştı ki çok da şey bi üzüm değil ve mükemmel olmuştu. Çakal babam bi de meşe odunu bekletmişti bazı şişelerde. Huff onlar baya iyiydi işte. Bu arada sauvignon blanc sultaniye beyaz şarap yapımında kullanıldığı için onları bu anlatacağım şekilde yapmayın. Ben bu yazıda sadece kırmızı şarap yapımını ele alıcam.
2-İzmir'de bu üzümleri ne zaman, nerelerden alabiliriz?
Genelde Ağustos ve Eylül aylarında alınıyo üzümler. Şeker oranının %22'nin altında olmaması önemliymiş. Yoksa yeterli alkole dönüşmesi için şeker ilavesi gerekirmiş. Burda ya satan kişiden yardım talep ediyoruz ya da 25-30 tl'ye hidrometre alırsak direkt şeker oranını kendimiz de ölçebiliyoruz. Necmi Bey Babacığım bu aletin total süreç için baya kolaylık sağladığını söylüyo.
Bu çeşit üzümler yoğunlukla Urla, Çeşme, Menderes tarafında üretiliyo ama Urla'da 4 tl olan üzüm Menderes'te 1,5 tl imiş mesela.
4-Başlangıçtan tadım aşamasına kadar çok mu beklemek gerekiyor peki?
İstersek iki ay sonra falan taze ev şarabı şeklinde içebilirmişiz ama doğrusu bi dahaki üzüm sezonunda içmektir diyor.
5-Bize bi ne kadar kârda olduğumuzu söyler misiniz? (Çünkü bu da mühim yani.)
2 kg üzümden ortalama 1 lt şarap elde ediliyor. Yani güzelim Cabarnet şarabının litresini 4 tl'ye içebiliyosunuz. Baya onda biri fiyatı falan oluyo ki totalde daha fazla şişe üzerinden düşünürsek fiyuuuuu.
6-Tamam şimdi yapım aşamasına geçebiliriz. Anlatın lütfen.
Üzümleri aldık. Aldığımız gün işleyebilirsek müthiş olur. Salkımlardan taneleri ayırıp çekirdekleri parçalamadan eziyouz.(Babam matkaba karıştırıcı takıp kullanıyomuş ama dedim baba matkabı malzemelere yazmadık, yoktur insanların belki matkabı, o da leğene koyup çiğnesinler o zaman dedi. Baya arkadaşlar filmlerdeki gibi çıplak ayak çiğniyosunuz yani. Belki ayakları bi dezenfekte edersiniz o durumda.). Sonracığıma bu karışımı bidona boşaltıp üzerini tülbentle örtüyouz (Tülbent bi hayli mühimmiş çünkü sineklerin posaların üzerine yumurtlamasını bu şekilde önlüyomuşuz.). Bu bidonları günde en az iki kere bi karıştırıcıyla karıştırıp yüzeydeki posaların dibe çökmesini sağlamamız gerekli. Normalde üzüm kendiliğinden mayalanmaya başlar ama özellikle şarap mayası da alıp kullanabiliriz. 5. güne kadar bu şekilde devam. Hidrometreyi aldıysak da üzerinde 1030'u görene kadar devam ediyoruz ve bu da %7-8 şeker kaldı içinde demek. Yani eksilen şeker alkole dönüşmüş gibi anlıyoruz burdan. Bu andan itibaren posayı güzelce sıkarak süzüp karışımdan ayırıp sıvı homojen kısmı ayrı bir büyük şişeye alıyoruz. Miktarına göre bu büyük plastik damacana şişelerine alabiliriz. Sonra sisteme hava kilidi takmak gerekiyo artık. Bu şekilde ortalama 2 aya kadar kalması gerekebilir. Yani artık hava çıkışının olup olmadığını gözlemliycez (Hava çıkışının bittiğini fark edince hidrometreyle ölçüm yapmakta fayda var dedi babam. Hidrometrede değer 995-1000 arasına gelmişse fermentaston süreci tamamlanmıştır diyebilirmişiz. Eğer 1000'den fazlaysa başka bi zaman fermentasyon tekrar başlayabilirmiş. Öyle olursa sakın şişelemeyin, takın hava kilidinizi dursun. Şişeleriniz falan patlar maazallah. 5-6 ay sonra bile hava çıkışı olduğunu gözlemlemiş babam.). Fermentasyon bitince şişelemeyi yapabilirsiniz. Bunun için boş şarap şişelerinizi de kullanabilirsiniz ama mantarlar yeni olucak tabii. Şarabı 3-5 ayda tüketicekseniz de işte dediğim gibi direkt kola şişelerinde bile saklayabilirsiniz.
Eveeeet anlatıcaklarım şimdilik bu kadar. Tabii yaptıkça kendinizce detaylara takılıp daha mükemmel şaraplar da yapabilirsiniz ama sadece bu anlattıklarımla da çok güzel olur şaraplarınız. Babam daha pek çok şey dedi ama eledik birlikte ve daha kor bi bilgi aktarımı olsun dedik. Afiyet olsun şimdiden. Çav çav.
Babam iki senedir kendi şarabını kendi üretiyo. Hatta rakı ve cider da yapıyo. Ciderları yazın müthiş gitmişti sıcakta falan. Belki başka zaman onu da konuşuruz. Şimdilik kırmızı şarapla sınırlı tuttum bu ropörtajı. Başlıyoruz efendim.
![]() |
| Ya kıyamam etikete falan nasıl özeniyo. Bulgaristan-Kırcaali'de doğduğu köyün adı Gaziköy. |
1-Şarap yapmak için ihtiyacımız olan temel malzemeler neler oloyor acaba?
Bunun için illa ki çok özel bir ekipman gerekmiyor. Yani tam profesyonelce olmak durumunda değil. Uygun fiyatlı bikaç temel malzeme şu şekilde:
* Üzüm miktarına göre geniş ağızlı bir bidon (Gıda çarşısında plastik malzeme satan yerler var oralardan bulabilirsiniz. Zeytinyağı bidonu gibi içi beyaz kaplamalı olanlardan olucak. 30-60-100-150 litrelik gibi ebatları değişiyomuş. Fiyatları da 30-40 liradan başlıyomuş.)
* Her evde bulunan süzgeç, huni, maşrapa, tepsi gibi basit şeyler
* Ticari manada yapanlar dezenfekte etmek için sodyum metabisülfit kullanıyolarmış. Babamda varmış ama o kullanmıyor. Delikanlıyı bozar dezenfektan aashsdhf. Diyo ki çok hijyen sıkıntısı varsa yapsınlar, ev ortamında gerekmez.
* Şişe, mantar, kapşon, mantarı takmak için gereken alet (Bu alet çok şart değil sanırım çünkü 3-5 ayda tüketicekseniz kola şişesinde falan da saklayabilirmişsiniz.)
* Hava kilidi var bi de, 10-15 tl gibiymiş fiyatı(Babam kendi de yapmış hava kilidi, basit bi şeymiş baya.)

hammaddeler.com
armamarket.com
Bu sitelerde şarapçılıkla ilgili malzemeleri toplu olarak da bulabilirmişsiniz.
* Bi de son olarak güzel güzel üzümler. Ezik çürük olmaması gerekiyo. Mümkünse cabernet sauvignon, merlot, shiraz, kavacık karası, alicante, sauvignon blanc, sultaniye gibi İzmir'de de bulabileceğiniz güzel şarap üzümleri. Ama babam ilk denemesinde efes karasıyla yapmıştı ki çok da şey bi üzüm değil ve mükemmel olmuştu. Çakal babam bi de meşe odunu bekletmişti bazı şişelerde. Huff onlar baya iyiydi işte. Bu arada sauvignon blanc sultaniye beyaz şarap yapımında kullanıldığı için onları bu anlatacağım şekilde yapmayın. Ben bu yazıda sadece kırmızı şarap yapımını ele alıcam.
2-İzmir'de bu üzümleri ne zaman, nerelerden alabiliriz?
Genelde Ağustos ve Eylül aylarında alınıyo üzümler. Şeker oranının %22'nin altında olmaması önemliymiş. Yoksa yeterli alkole dönüşmesi için şeker ilavesi gerekirmiş. Burda ya satan kişiden yardım talep ediyoruz ya da 25-30 tl'ye hidrometre alırsak direkt şeker oranını kendimiz de ölçebiliyoruz. Necmi Bey Babacığım bu aletin total süreç için baya kolaylık sağladığını söylüyo.
Bu çeşit üzümler yoğunlukla Urla, Çeşme, Menderes tarafında üretiliyo ama Urla'da 4 tl olan üzüm Menderes'te 1,5 tl imiş mesela.
4-Başlangıçtan tadım aşamasına kadar çok mu beklemek gerekiyor peki?
İstersek iki ay sonra falan taze ev şarabı şeklinde içebilirmişiz ama doğrusu bi dahaki üzüm sezonunda içmektir diyor.
5-Bize bi ne kadar kârda olduğumuzu söyler misiniz? (Çünkü bu da mühim yani.)
2 kg üzümden ortalama 1 lt şarap elde ediliyor. Yani güzelim Cabarnet şarabının litresini 4 tl'ye içebiliyosunuz. Baya onda biri fiyatı falan oluyo ki totalde daha fazla şişe üzerinden düşünürsek fiyuuuuu.
6-Tamam şimdi yapım aşamasına geçebiliriz. Anlatın lütfen.
Üzümleri aldık. Aldığımız gün işleyebilirsek müthiş olur. Salkımlardan taneleri ayırıp çekirdekleri parçalamadan eziyouz.(Babam matkaba karıştırıcı takıp kullanıyomuş ama dedim baba matkabı malzemelere yazmadık, yoktur insanların belki matkabı, o da leğene koyup çiğnesinler o zaman dedi. Baya arkadaşlar filmlerdeki gibi çıplak ayak çiğniyosunuz yani. Belki ayakları bi dezenfekte edersiniz o durumda.). Sonracığıma bu karışımı bidona boşaltıp üzerini tülbentle örtüyouz (Tülbent bi hayli mühimmiş çünkü sineklerin posaların üzerine yumurtlamasını bu şekilde önlüyomuşuz.). Bu bidonları günde en az iki kere bi karıştırıcıyla karıştırıp yüzeydeki posaların dibe çökmesini sağlamamız gerekli. Normalde üzüm kendiliğinden mayalanmaya başlar ama özellikle şarap mayası da alıp kullanabiliriz. 5. güne kadar bu şekilde devam. Hidrometreyi aldıysak da üzerinde 1030'u görene kadar devam ediyoruz ve bu da %7-8 şeker kaldı içinde demek. Yani eksilen şeker alkole dönüşmüş gibi anlıyoruz burdan. Bu andan itibaren posayı güzelce sıkarak süzüp karışımdan ayırıp sıvı homojen kısmı ayrı bir büyük şişeye alıyoruz. Miktarına göre bu büyük plastik damacana şişelerine alabiliriz. Sonra sisteme hava kilidi takmak gerekiyo artık. Bu şekilde ortalama 2 aya kadar kalması gerekebilir. Yani artık hava çıkışının olup olmadığını gözlemliycez (Hava çıkışının bittiğini fark edince hidrometreyle ölçüm yapmakta fayda var dedi babam. Hidrometrede değer 995-1000 arasına gelmişse fermentaston süreci tamamlanmıştır diyebilirmişiz. Eğer 1000'den fazlaysa başka bi zaman fermentasyon tekrar başlayabilirmiş. Öyle olursa sakın şişelemeyin, takın hava kilidinizi dursun. Şişeleriniz falan patlar maazallah. 5-6 ay sonra bile hava çıkışı olduğunu gözlemlemiş babam.). Fermentasyon bitince şişelemeyi yapabilirsiniz. Bunun için boş şarap şişelerinizi de kullanabilirsiniz ama mantarlar yeni olucak tabii. Şarabı 3-5 ayda tüketicekseniz de işte dediğim gibi direkt kola şişelerinde bile saklayabilirsiniz.
Eveeeet anlatıcaklarım şimdilik bu kadar. Tabii yaptıkça kendinizce detaylara takılıp daha mükemmel şaraplar da yapabilirsiniz ama sadece bu anlattıklarımla da çok güzel olur şaraplarınız. Babam daha pek çok şey dedi ama eledik birlikte ve daha kor bi bilgi aktarımı olsun dedik. Afiyet olsun şimdiden. Çav çav.
24 Şubat 2017 Cuma
Raw brownie ve ev yapımı fıstık ezmesi tarifi gelsin o zaman!
Bu yazıma aşşırı aşşırı keyifli başlıyorum. Çünkü bikaç gündür instagramda paylaştığım mükemmel şeylerin tarifini sormuşsunuz, zaten o kadar güzel oldular ki sormasanız da yazıcaktım. Yazmasam ben üzülürdüm yani sizin adınıza.
Ayrı ayrı yazma niyetim vardı aslında ama çok soran olunca yazıvereyim ikisini de aynı postta dedim. İkisi dediğim de raw brownie ve ev yapımı fıstık ezmesi.
Kronolojik olarak gidip önceliği şu mükemmel ötesi güzel kızım brownie'ye vericem.
Malzemeleri yazalım:
*6 tane büyük hurma
*1 su bardağı badem tozu
*3 silme tatlı kaşığı kakao
*1 avuç kadar ceviz içi
Ben sadece bu malzemeleri kullandım ama bi dahaki sefere kesin kesin portakal kabuğu rendesi ve bi tutam tuz ekliycem. Hatta portakalı nasıl atladım diye düşündüm çünkü ben çok seviyorum bitter çikolataya portakalın kattığı o asitli tadı. Yani size sert ya da kötü geliyosa eklemeyin tabi onu ama tuzu ekleyin bence. Tuz da garip bişi yani, tuzsuz yerken demiyosun 'aaa bunun tuzu eksik ama...' diye de olunca baya fark yaratıyo kereta. Bu arada nasıl yaptığımı söylemeyi unuttum. Çok zor zaten söylemesem hayatta yapamazsınız:D Şaka şaka tabii. Hurmaları klasik sıcak suda bekletiyoruz bi yarım saat falan. Sonra çekirdekleri çıkarıp tüm malzemeleri bızt bızt yapıyoruz. İster top top şekillendirip bi şeylere bulayın truf gibi(kakao, chia, hindistan cevizi, antep fıstığı tozu...), isterseniz de benim gibi üstüne bastırıp dilimleyin. Üzerlerine de aşkım bademler <3
Vallahi çok bomba bir tatlıyı paylaştım sizle, yiyip yiyip anarsınız. Şimdi geçiyorum hayatımda en çok sevdiğim ikinci şey olan fıstık ezmesi tarifine.
Malzemelerimiz:
*Yaklaşık 400 gr. tuzsuz kavrulmuş fıstık
*Yarım çay kaşığından daha az saf vanilya
*4-5 tutam tuz
*Yarım tatlı kaşığından bi tık az bal
Not: Bu ölçüleri tadarak belirledim. Yaparken arada bakarsınız.
Önce bi 10-12 tane fıstığı soyup rondodan geçirin. Azcık iri kalsın onlar. Sonra bi kaseye ayırın. Sonra kalan fıstıkları soymadan kabuklarıyla atın, iyice unufak olana kadar rondodan geçirin. Baya böyle yapışsın birbirine. Ne kadar sıvı istiyosanız o kadar uzun bıztlayın. Totalde bi 4 dakika falan bıztlanıcak güzelce krema kıvamında olması için ama hiç durmadan da yapmayın, makine lazım olur yani yanmasın. Sonra tuzu ve vanilyayı ekleyin bi 5-10 saniye daha bıztlayın. Sonra karışımın içine balı ekleyin. Balı baştan katmak iyi olmaz bence çünkü makine ısınıyo baya, balın ısısını yükseltip kimyasını bozmaya gerek yok. En son da başta iri çektiğimiz fıstıkları atıp karıştıralım. Şimdi yazarken bilgisayarımı yicem sanırım. Huff. Devam Duru. Evet, niçin bal attım? Tatlı bi fıstık ezmesi olsun derdim yoktu ama bu saf vanilya öyle tatlılara konan vanilya gibi tatlı bişi değil aslında. Bildiğin garip bi acılığı var, böyle zehir gibi dicem yani. Acı biber acılığı değil de temizlik malzemesi acılığı. O sebeple bal koydum. Çok az miktarla bile dengeli bi tat elde edebildim. Bi de çok harika bi balım var gerçekten, yabani çiçek balı. Normalde çam balını daha çok severim ama bunu baya beğendim. Balımız önemli yani, şekerli saçma bişi olmasın, aman.
Tabi şimdi asıl kısım bunları nasıl tüketiceğimiz. Kendimiz yaptık diye suyunu çıkarmıyoruz yerken. Sadece; paketli ürünler olmadıkları için, sağlıklı gıdalar oldukları için işlenmiş olanlarıyla yerlerini değiştiriyoruz. Size bu tavsiyeyi acı çekerek veriyorum şu an, çünkü yemin ederim fıstık ezmesi kavanozum yere falan düşüp kırılsa(allah muhafaza) yeri yalarım yani. Yine ufak bi not bırakıp uzaklaşıyorum. Hoşçakalın.
Not: Bu iki tarifte de Beril Oymak'tan esinlendim. Yani zaten çok özel tarifler değil, onun yaptığı gibi de yapmadım ama şimdi demesem rahat etmiycem, ondan yazıyorum. Ben zaten mutfakta hiçbi şeyi ölçüyle birebir yapmam normalde ama sağdan soldan gördüğüm şeyler kafama yatınca benzer şekilde uygulamak istiyorum. Uygularken de kendi zevkime göre şekillendiriyorum.
Sonuç: Herkese afiyetler...
Ayrı ayrı yazma niyetim vardı aslında ama çok soran olunca yazıvereyim ikisini de aynı postta dedim. İkisi dediğim de raw brownie ve ev yapımı fıstık ezmesi.
Kronolojik olarak gidip önceliği şu mükemmel ötesi güzel kızım brownie'ye vericem.
![]() |
| Çektiğim tüm fotoları çat çat sildiğim için önceki fotoyu koymak zorunda kaldım. |
Malzemeleri yazalım:
*6 tane büyük hurma
*1 su bardağı badem tozu
*3 silme tatlı kaşığı kakao
*1 avuç kadar ceviz içi
Ben sadece bu malzemeleri kullandım ama bi dahaki sefere kesin kesin portakal kabuğu rendesi ve bi tutam tuz ekliycem. Hatta portakalı nasıl atladım diye düşündüm çünkü ben çok seviyorum bitter çikolataya portakalın kattığı o asitli tadı. Yani size sert ya da kötü geliyosa eklemeyin tabi onu ama tuzu ekleyin bence. Tuz da garip bişi yani, tuzsuz yerken demiyosun 'aaa bunun tuzu eksik ama...' diye de olunca baya fark yaratıyo kereta. Bu arada nasıl yaptığımı söylemeyi unuttum. Çok zor zaten söylemesem hayatta yapamazsınız:D Şaka şaka tabii. Hurmaları klasik sıcak suda bekletiyoruz bi yarım saat falan. Sonra çekirdekleri çıkarıp tüm malzemeleri bızt bızt yapıyoruz. İster top top şekillendirip bi şeylere bulayın truf gibi(kakao, chia, hindistan cevizi, antep fıstığı tozu...), isterseniz de benim gibi üstüne bastırıp dilimleyin. Üzerlerine de aşkım bademler <3
Vallahi çok bomba bir tatlıyı paylaştım sizle, yiyip yiyip anarsınız. Şimdi geçiyorum hayatımda en çok sevdiğim ikinci şey olan fıstık ezmesi tarifine.
![]() |
| Bunu da insta story'den geri yükledim valla kusura bakmayın. |
Malzemelerimiz:
*Yaklaşık 400 gr. tuzsuz kavrulmuş fıstık
*Yarım çay kaşığından daha az saf vanilya
*4-5 tutam tuz
*Yarım tatlı kaşığından bi tık az bal
Not: Bu ölçüleri tadarak belirledim. Yaparken arada bakarsınız.
Önce bi 10-12 tane fıstığı soyup rondodan geçirin. Azcık iri kalsın onlar. Sonra bi kaseye ayırın. Sonra kalan fıstıkları soymadan kabuklarıyla atın, iyice unufak olana kadar rondodan geçirin. Baya böyle yapışsın birbirine. Ne kadar sıvı istiyosanız o kadar uzun bıztlayın. Totalde bi 4 dakika falan bıztlanıcak güzelce krema kıvamında olması için ama hiç durmadan da yapmayın, makine lazım olur yani yanmasın. Sonra tuzu ve vanilyayı ekleyin bi 5-10 saniye daha bıztlayın. Sonra karışımın içine balı ekleyin. Balı baştan katmak iyi olmaz bence çünkü makine ısınıyo baya, balın ısısını yükseltip kimyasını bozmaya gerek yok. En son da başta iri çektiğimiz fıstıkları atıp karıştıralım. Şimdi yazarken bilgisayarımı yicem sanırım. Huff. Devam Duru. Evet, niçin bal attım? Tatlı bi fıstık ezmesi olsun derdim yoktu ama bu saf vanilya öyle tatlılara konan vanilya gibi tatlı bişi değil aslında. Bildiğin garip bi acılığı var, böyle zehir gibi dicem yani. Acı biber acılığı değil de temizlik malzemesi acılığı. O sebeple bal koydum. Çok az miktarla bile dengeli bi tat elde edebildim. Bi de çok harika bi balım var gerçekten, yabani çiçek balı. Normalde çam balını daha çok severim ama bunu baya beğendim. Balımız önemli yani, şekerli saçma bişi olmasın, aman.
![]() |
| O zaman Metallica-Nothing else matters çal abi. |
Tabi şimdi asıl kısım bunları nasıl tüketiceğimiz. Kendimiz yaptık diye suyunu çıkarmıyoruz yerken. Sadece; paketli ürünler olmadıkları için, sağlıklı gıdalar oldukları için işlenmiş olanlarıyla yerlerini değiştiriyoruz. Size bu tavsiyeyi acı çekerek veriyorum şu an, çünkü yemin ederim fıstık ezmesi kavanozum yere falan düşüp kırılsa(allah muhafaza) yeri yalarım yani. Yine ufak bi not bırakıp uzaklaşıyorum. Hoşçakalın.
Not: Bu iki tarifte de Beril Oymak'tan esinlendim. Yani zaten çok özel tarifler değil, onun yaptığı gibi de yapmadım ama şimdi demesem rahat etmiycem, ondan yazıyorum. Ben zaten mutfakta hiçbi şeyi ölçüyle birebir yapmam normalde ama sağdan soldan gördüğüm şeyler kafama yatınca benzer şekilde uygulamak istiyorum. Uygularken de kendi zevkime göre şekillendiriyorum.
Sonuç: Herkese afiyetler...
23 Şubat 2017 Perşembe
Sağlıklı gıdalarımı nerelerden ucuza aldım?
Hayatıma yeni giren sağlıklı gıdaları nerelerden aldığımı merak edip yazıma tıktıklayan herkese merhaba!
Bugün sizinle, bazı sağlıklı ve pahalı olan gıdaların ucuzunu nerelerden bulduğumu paylaşıcam. Son zamanlarda hayatıma ani giriş yapan bikaç mutfak arkadaşım oldu. Hindistan cevizi yağı, hindistan cevizi unu ve hatta şekeri, badem unu, çiğ karabuğday bunlardan bazıları. Bunlar, nereden ve hangi marka alıcağınızı bilmediğinizde saçma sapan pahalılıkta olan şeyler ama güzel, uygun yerler var İzmir'de yaşayanlar için.
Önce herkesin ulaşabileceği Macro Center'ı ele alalım. Hindistan cevizi yağının 3-4 çeşidini satıyolar sanırım ve aralarında içerik farkı olmamasına rağmen inanılmaz fiyat farkı var. Muhtemelen geldikleri ülkeler belirliyo fiyatını da saçma yani. İlk baktığım, aradolu.com'da da satışta olan bi markaydı. 44 liraydı, sonra hemen yanında 36 liralık başka bi tane vardı. İşte içeriklerine falan da bakıp daha ucuz olanı aldım. Sonra dolandım falan, bi baktım 25 liraya var bi yerde. Onu check edeyim dedim, e o da aynı özellikte. Hatta sonra benim bu 25 liraya aldığımı aradolu.com 50 liraymış da %50 indirim olmuş gibi koydu ürünleri arasına. Aaahahshsh yalnız adamları suçluyo da olabilirim belki ben aldığımda da indirimli fiyatmıştır aahhaha. Ama yok ya değildi yani düz 25'ti. Neyse işte aynısı hindistan cevizi şekerinde de başıma geldi. 25 liralık olanı alıcakken 10 liraya buldum. Onları da yan yana koymuşlar zaten. Ama hindistan cevizi şekerine ısınamadı içim. %100 hindistan cevizi diyo ama 100 gramda 80 küsür gram şeker var da diyo, bilemedim. Bu elimdeki bitince başka almam muhtemelen. Badem unu göremedim Macro'da. Belki benim gittiğim vakit yoktu. Ama iyi ki de yokmuş. Çünkü yine internette olan cam kavanoz ürünlerden olucaktı muhtemelen ve çok da uygun olmıycaktı fiyatı. Onun için de Gıda Çarşısı'nda Barmar diye pastacılık malzemeleri satan bi yer var, oraya gittim. Bi dünya güzel şey vardı, kafayı yicektim. Un alana kadar başka neler neler aldım. Neyse işte orda mesela bi kilo badem unu 51 liraydı ki aşırı uygun yani. İnternette 350 gramı 45 lira falan. Tabii yağlı tohum olduğu için acılaşabilir bekledikçe ama STT'si Temmuz 17 yazıyodu, sıkıntı olmaz diye düşündüm (Bi kilo badem de yiyemiceksek tssh) Badem ununun markası da iyi bu arada. Fıstık diye bi baklavacı var biliyosunuzdur, onların ürünü. Gelelim diğer envai çeşit unun satıldığı minnak dükkana. Barmar'a yakındı o da. Gıda Çarşısı'na yine. Ben yerini, buralarda bi değirmen varmış un satıyomuş gibi bi şeyler diyerek bulmuştum. Ya o kadar güzel unlar var ki. Yani al ekmek yap, çorba yap, tatlı yap, kurabiye yap... Ben ordan aldım mesela hindistan cevizi ununu, kilosu 10 liraydı şaka gibi. Çiğ karabuğdayın da fiyatı öyle bi şeydi. Bu arada badem unu getirmeyi de düşünüyolarmış. Gelirse muhtemelen daha uygun olur diğer yerden ama çok aşırı fark eder mi bilemiyorum. Ful badem sonuçta. Çerezcideki bademle de fiyatının korele olması gerekiyo biraz. Onun dışında kırmızı mercimek unundan tutun da keçiboynuzu unu, üzüm çekirdeği ununa kadar.
Bu aldıklarım beni uzun süre idare edicek. Yeni yerler keşfedersem ucuz ucuz paylaşırım yine.
Şimdilik alışverişimle ilgili söyliyceklerim bu kadar. Kafanıza takılan başka şeyler olursa sorabilirsiniz Instagram'dan ya da burdan. Bi de şuraya bu malzemelerden yararlanıp yaptığım bikaç tarifin fotosunu koyuyorum. Mükemmel ötesi oldular! Özellikle şu brownieyi kafama yüzüme sürücem sanırım <3
Bugün sizinle, bazı sağlıklı ve pahalı olan gıdaların ucuzunu nerelerden bulduğumu paylaşıcam. Son zamanlarda hayatıma ani giriş yapan bikaç mutfak arkadaşım oldu. Hindistan cevizi yağı, hindistan cevizi unu ve hatta şekeri, badem unu, çiğ karabuğday bunlardan bazıları. Bunlar, nereden ve hangi marka alıcağınızı bilmediğinizde saçma sapan pahalılıkta olan şeyler ama güzel, uygun yerler var İzmir'de yaşayanlar için.
Önce herkesin ulaşabileceği Macro Center'ı ele alalım. Hindistan cevizi yağının 3-4 çeşidini satıyolar sanırım ve aralarında içerik farkı olmamasına rağmen inanılmaz fiyat farkı var. Muhtemelen geldikleri ülkeler belirliyo fiyatını da saçma yani. İlk baktığım, aradolu.com'da da satışta olan bi markaydı. 44 liraydı, sonra hemen yanında 36 liralık başka bi tane vardı. İşte içeriklerine falan da bakıp daha ucuz olanı aldım. Sonra dolandım falan, bi baktım 25 liraya var bi yerde. Onu check edeyim dedim, e o da aynı özellikte. Hatta sonra benim bu 25 liraya aldığımı aradolu.com 50 liraymış da %50 indirim olmuş gibi koydu ürünleri arasına. Aaahahshsh yalnız adamları suçluyo da olabilirim belki ben aldığımda da indirimli fiyatmıştır aahhaha. Ama yok ya değildi yani düz 25'ti. Neyse işte aynısı hindistan cevizi şekerinde de başıma geldi. 25 liralık olanı alıcakken 10 liraya buldum. Onları da yan yana koymuşlar zaten. Ama hindistan cevizi şekerine ısınamadı içim. %100 hindistan cevizi diyo ama 100 gramda 80 küsür gram şeker var da diyo, bilemedim. Bu elimdeki bitince başka almam muhtemelen. Badem unu göremedim Macro'da. Belki benim gittiğim vakit yoktu. Ama iyi ki de yokmuş. Çünkü yine internette olan cam kavanoz ürünlerden olucaktı muhtemelen ve çok da uygun olmıycaktı fiyatı. Onun için de Gıda Çarşısı'nda Barmar diye pastacılık malzemeleri satan bi yer var, oraya gittim. Bi dünya güzel şey vardı, kafayı yicektim. Un alana kadar başka neler neler aldım. Neyse işte orda mesela bi kilo badem unu 51 liraydı ki aşırı uygun yani. İnternette 350 gramı 45 lira falan. Tabii yağlı tohum olduğu için acılaşabilir bekledikçe ama STT'si Temmuz 17 yazıyodu, sıkıntı olmaz diye düşündüm (Bi kilo badem de yiyemiceksek tssh) Badem ununun markası da iyi bu arada. Fıstık diye bi baklavacı var biliyosunuzdur, onların ürünü. Gelelim diğer envai çeşit unun satıldığı minnak dükkana. Barmar'a yakındı o da. Gıda Çarşısı'na yine. Ben yerini, buralarda bi değirmen varmış un satıyomuş gibi bi şeyler diyerek bulmuştum. Ya o kadar güzel unlar var ki. Yani al ekmek yap, çorba yap, tatlı yap, kurabiye yap... Ben ordan aldım mesela hindistan cevizi ununu, kilosu 10 liraydı şaka gibi. Çiğ karabuğdayın da fiyatı öyle bi şeydi. Bu arada badem unu getirmeyi de düşünüyolarmış. Gelirse muhtemelen daha uygun olur diğer yerden ama çok aşırı fark eder mi bilemiyorum. Ful badem sonuçta. Çerezcideki bademle de fiyatının korele olması gerekiyo biraz. Onun dışında kırmızı mercimek unundan tutun da keçiboynuzu unu, üzüm çekirdeği ununa kadar.
Bu aldıklarım beni uzun süre idare edicek. Yeni yerler keşfedersem ucuz ucuz paylaşırım yine.
![]() |
| Bunlar pahalı olanlar, almayın bence. |
![]() |
| Ben bunu aldım, gayet de memnun kaldım. |
![]() |
| Yani olmasa da olur bi şey. İlla şeker katılıcaksa bi şeye bunu tercih edebilirsiniz. |
![]() |
| Bu bombastik! Kesin alın. |
![]() |
| Bunlar muzlu-yulaflı kurbişler. Tabii ki asla şeker ve un yok. Hindistan cevizi şekeri koymuştum sadece eser miktarda. Asıl güzeelik katan badem unu aşkım. |
![]() |
| Bunlarla kafayı yicem işte. Aşşırı aşşırı güzel oldular.yaptığım en güzel brownie ve un da şeker de yok <3<3<3 |
17 Şubat 2017 Cuma
Sonunda ev yapımı sağlıklı atıştırmalık!
Herkese merhaba,
Daha erken yayımlıycaktım aslında yazıyı ama bu hafta ne biçim bi haftaydı anlamadım gerçekten. İğrenç geçen bi çocuk acil nöbeti, çeşitli ailevi problemler, tatlı geçen bi sevgililer günü... Karışık duygular içinde yaşandı bitti kısacası. Bi oturamadım bilgisayar başına.
Bugün size teeee ne zamandır bahsettiğim sağlıklı tatlı atıştırmalığın tarifini anlatıcam, kısa bi yazı olucak o yüzden. Ama şimdi bi yandan da ne gerek var kısa olmasına ki. Önce sevgililer günü için yapmayı planlayıp yapamadığım hediyeden bahsedeyim size. Bari yazsaydım da siz yapsaydınız dimi. Olsun zaten Mehmet'e hediyesini verdikten sonra '...ya aslında işte şöyle bi planım vardı...' falan dedim. İyi ki yapmamışsın dedi. Ben sevmem öyle kit mit dedi.(Aşkm yhaa çk rmntk br erkk:))) Kafamda şey vardı, creme brulee yapmıştı bi kere çok güzel, ama işte çubuk vanilyası yok diye üzülmüştü. Ara ara da çubuk vanilya lafı geçiyo. Tam da geçen hafta yine yapayım mı falan dedi. Ben de zaten sevgililer gününü aşırı önemli bi gün gibi görmediğim için sembolik, tatlış bi şeyin peşindeyim. Dedim creme brulee malzemeleriyle bi kit yapayım, vereyim pürmüzü de eline (sunum çok şık olucaktı tabii) bana yapıversin yani ne var. Sevgililer günü sonuçta. İkimize yönelik bi şey. Kendime de hediye olsun. Ama şaka gibi ya piyasada çubuk vanilya kalmamış. Hatta Alsancak'ta baya havalı böyle butik bi baharatçıya bile sordum, esansı var dedi. Yok dedim çubuk istiyorum. Çubuk da varmış elinde, gösteriyo ama satmıyoruz bunu diyo. Versen nolur ucundan allaallah. Baharatçısın zaten, hep alırsın sen ucuz ucuz. Vermedi işte. Başka yerlere de sordum yok. Ben de gittim gömlek aldım. Kalkıp burda bir sürü örnek verip dümdüz gömlek verdim çocuğa. Bir mutlu oldu o da yavrum(abartmış da olabilir üzülmiyim diye). Dedi işte iyi ki gömlek aldın, öyle bişi yapsan sevinmezdim, o ne öyle dedi. Kıyamam doğal bi çocuk aslında iyi tabii:D O da bana Pandora bileklik almış. Şok oldum görünce, çünkü hep diyorum allahım keşke aklına gelicek olsa da bana Pandora bileklik alsa. Baya beğeniyorum ben onları ama hayatta bilemez diyorum. Elinde Pandora torbası görünce oha ya söyledim mi acaba önceden diye şüphe duydum:D Söylemedim ama yani net. Neyse işte böyle geçti sevgililer günü hediyeleşmem.
Sonunda geldik sağlıklı atıştırmalığımıza. Dünyanın en basit tarifi ama tabii yazması bu kadar uzayınca baya matah bi şey bekliyosunuz muhtemelen. Önden uyarayım, beklemeyin.
Tarife başlamadan önce son sözle bi öz eleştiri yapıcam ama. Daha doğrusu kendimi pek rahat hissetmezken bikaç yakın arkadaşımın da benzer şeyler söylemesiyle burdan da paylaşma ihtiyacı hissettim. Gluten konusunda olaya çok hakim değilim bence. Yani Çölyak tanısı almayan insanların da pek çok cilt probleminin, barsak sorununun glutenle ilişkisi olduğu söyleniyo ki ben de buna katılıyorum. Ama kalkıp bi doktor olarak bu konuda iddialı bi paylaşım yapıcaksam daha çok okuyup hakim olmam lazım olaya. Zaten hiç, asla glutenli bişi yemeyin demedim ama yanlış anlayan varsa diye de yazayım dursun burda.
Tarife geçebilirim artık. Malzemeleri söylüyorum, ölçü de vericem ama sizin tüketmek istediğiniz miktara kalmış tabii. Benim tariften 15 top falan çıktı.
*6 adet iri hurma
*2 yemek kaşığı hindistan cevizi
*1 avuç çiğ fındık/badem/ceviz (ben karışık kullandım)
*1 silme çay kaşığı zerdeçal
*1 yemek kaşığı keten tohumu
Hazırlamaya başlamadan önce hurmaların çekirdeğini çıkarıp sıcak suda bekletiyoruz şöyle bi yarım saat falan. Sonra tüm malzemeleri rondodan geçiriyoruz. Sonra da yapış yapış karışımımızı yuvarlayıp top top servise hazır hale getiriyoruz. Tercihe bağlı ham kakaoya bulayabilirsiniz o topları da. Ya da chia tohumu da olur. Burda hiçbi malzeme vazgeçilmez değil. Rondo da buna dahil. Doğrar ezer yaparsınız bi şekilde. Hurma olmaz incir olur, kayısı olur. Ceviz olmaz kaju olur. Zerdeçal olmaz tarçın olur. Ama benim bu yaptığımı da deneyin, baya güzel oldu. Çiğ bi de ya mükemmel. İçinde bozulabilecek, dolapta saklanması gereken bi şey de olmadığı için çok acil tüketmenize de gerek yok. Böyle işte. Bitti. Bi ara da un ve şeker kullanmadan yaptığım mükemmel kurabiyelerden bahsedeyim size. Hindistan cevizi yağlı tarif isteyenlere de beklemede kalın çağrısı yapmış olayım. Afiyetler olsun şimdiden.
Daha erken yayımlıycaktım aslında yazıyı ama bu hafta ne biçim bi haftaydı anlamadım gerçekten. İğrenç geçen bi çocuk acil nöbeti, çeşitli ailevi problemler, tatlı geçen bi sevgililer günü... Karışık duygular içinde yaşandı bitti kısacası. Bi oturamadım bilgisayar başına.
Bugün size teeee ne zamandır bahsettiğim sağlıklı tatlı atıştırmalığın tarifini anlatıcam, kısa bi yazı olucak o yüzden. Ama şimdi bi yandan da ne gerek var kısa olmasına ki. Önce sevgililer günü için yapmayı planlayıp yapamadığım hediyeden bahsedeyim size. Bari yazsaydım da siz yapsaydınız dimi. Olsun zaten Mehmet'e hediyesini verdikten sonra '...ya aslında işte şöyle bi planım vardı...' falan dedim. İyi ki yapmamışsın dedi. Ben sevmem öyle kit mit dedi.(Aşkm yhaa çk rmntk br erkk:))) Kafamda şey vardı, creme brulee yapmıştı bi kere çok güzel, ama işte çubuk vanilyası yok diye üzülmüştü. Ara ara da çubuk vanilya lafı geçiyo. Tam da geçen hafta yine yapayım mı falan dedi. Ben de zaten sevgililer gününü aşırı önemli bi gün gibi görmediğim için sembolik, tatlış bi şeyin peşindeyim. Dedim creme brulee malzemeleriyle bi kit yapayım, vereyim pürmüzü de eline (sunum çok şık olucaktı tabii) bana yapıversin yani ne var. Sevgililer günü sonuçta. İkimize yönelik bi şey. Kendime de hediye olsun. Ama şaka gibi ya piyasada çubuk vanilya kalmamış. Hatta Alsancak'ta baya havalı böyle butik bi baharatçıya bile sordum, esansı var dedi. Yok dedim çubuk istiyorum. Çubuk da varmış elinde, gösteriyo ama satmıyoruz bunu diyo. Versen nolur ucundan allaallah. Baharatçısın zaten, hep alırsın sen ucuz ucuz. Vermedi işte. Başka yerlere de sordum yok. Ben de gittim gömlek aldım. Kalkıp burda bir sürü örnek verip dümdüz gömlek verdim çocuğa. Bir mutlu oldu o da yavrum(abartmış da olabilir üzülmiyim diye). Dedi işte iyi ki gömlek aldın, öyle bişi yapsan sevinmezdim, o ne öyle dedi. Kıyamam doğal bi çocuk aslında iyi tabii:D O da bana Pandora bileklik almış. Şok oldum görünce, çünkü hep diyorum allahım keşke aklına gelicek olsa da bana Pandora bileklik alsa. Baya beğeniyorum ben onları ama hayatta bilemez diyorum. Elinde Pandora torbası görünce oha ya söyledim mi acaba önceden diye şüphe duydum:D Söylemedim ama yani net. Neyse işte böyle geçti sevgililer günü hediyeleşmem.
Sonunda geldik sağlıklı atıştırmalığımıza. Dünyanın en basit tarifi ama tabii yazması bu kadar uzayınca baya matah bi şey bekliyosunuz muhtemelen. Önden uyarayım, beklemeyin.
Tarife başlamadan önce son sözle bi öz eleştiri yapıcam ama. Daha doğrusu kendimi pek rahat hissetmezken bikaç yakın arkadaşımın da benzer şeyler söylemesiyle burdan da paylaşma ihtiyacı hissettim. Gluten konusunda olaya çok hakim değilim bence. Yani Çölyak tanısı almayan insanların da pek çok cilt probleminin, barsak sorununun glutenle ilişkisi olduğu söyleniyo ki ben de buna katılıyorum. Ama kalkıp bi doktor olarak bu konuda iddialı bi paylaşım yapıcaksam daha çok okuyup hakim olmam lazım olaya. Zaten hiç, asla glutenli bişi yemeyin demedim ama yanlış anlayan varsa diye de yazayım dursun burda.
Tarife geçebilirim artık. Malzemeleri söylüyorum, ölçü de vericem ama sizin tüketmek istediğiniz miktara kalmış tabii. Benim tariften 15 top falan çıktı.
![]() |
| Mükemmel lezzetli olucak bir malzemeler topluluğuna bakmaktasınız. |
*6 adet iri hurma
*2 yemek kaşığı hindistan cevizi
*1 avuç çiğ fındık/badem/ceviz (ben karışık kullandım)
*1 silme çay kaşığı zerdeçal
*1 yemek kaşığı keten tohumu
![]() |
| Erkek işçi kullandım^^ |
![]() |
![]() |
| Bu bebişleri de yanıma aldım<3 |
9 Şubat 2017 Perşembe
En tatlı şekersiz tatlıyı buldum!
Hepinize merhaba,
Sağlıklı atıştırmalık tarifimi bi türlü paylaşamıyorum kusura bakmayın. Sıra gelemedi resmen. Hoff inanmazsınız bende de ne yazılar ne yazılarashshsjdjj:D SIRA GELMİYO yani:D Ama kendi tarifimi şu an paylaşamıyo olsam da sağlıklı atıştırmalıksız duramazsanız belki diye acilen bi yer önermek istedim size. (Ruudo'dan bahsedicem birazdan.)
Sevdiğim bi arkadaşım bi süre önce glutensiz beslenme kararı almıştı. Bu kararı almasına sebep olan ufak sağlık sorunları yaşadı maalesef ama neyse ki hiçbiri mühim şeyler değildi. Hayatından gluteni çıkardı ve yeniden sağlıklı yaşamına döndü. Bi de artık hepimizin çokça işitip az buçuk bildiği gibi gluten vücudumuzun istemediği, bize zarar veren bi besin. İlla ki anında gözle görülür bi hastalık yapıyo olmasına gerek yok. Yani ben kendi adıma demiyorum ki 'Bundan sonra gluten de neymiş, ağzıma sürmem gayrı!' Yok böyle büyük laflar. Ama daha önce de dediğim gibi, vücuduma zarar veriyoken de fayda sağlıyoken de farkında olmak istiyorum bunun.
Bahsediceğim yer İzmir'de ilklerden sanırım. Yani ben konsept olarak benzerini göremedim ama garanti olsun diye ilklerden diyorum. Ruudo diye bi kafe. Alsancak'ta Plevne Bulvarı'nda yeri. Lozan'a çok yakın. Turizmci bi çift işletiyo kafeyi. Mükemmel tatlı ve sıcak insanlar. Utanmayıp sorsam tarif falan vericeklerdi muhtemelen. Baya sohbet etme fırsatım oldu. Dükkanlarındaki tüm tarifler kendilerine ait ve asla işlenmiş şeker, gluten içeren bi ürün falan da kullanmıyolar. Yağları, pekmezleri köyden geliyo. Nesibe Hanım'ın annesi yapıyomuş. Hatta pekmezi pancardan yapıyomuş, bilen vardır belki ama ben ilk defa duydum pancardan pekmez. Düşününce de neden olmasın tabi. Şaşkınlığımı görünce hemen içerden pekmez getirip tattırdılar sağ olsunlar. Samimiyet arıyomuşum resmen ben de, kaşıkladım hemen.
Bu arada kafenin konsepti böyle sağlık temelli olunca sorma ihtiyacı hissettim, salata falan da koymayı düşünüyolar mı diye. Düşünüyolarmış neyse ki. Çok mutlu oldum. Kim bilir neler çıkar o mutfaktan. Belli zaten kafalarında güzel fikirler olduğu. Bakarsınız detoks smootieleri bile yaparlar. Çünkü why not?
Fiyat kısmına geliyorum. Bu kadar sağlıklı tatlı ucuz olamaz diye düşünüyo olabilirsiniz. Ama şaka gibi sekiz liraydı ya o muffin. Bi de fıstıklı olduğu için sekiz. Diğerleri yediydi. İçinde dünyanın fıstığı, badem unu falan var ve sadece 8 tl. Allahım 19 tl verip %100'de yediğim başarısızlık abidesi tiramisuyu kusmak istiyorum şu an. Parası da kalsın yani. Benim 8 tl'ye yediğim en tatmin edici tatlı o antep fıstıklı muzlu muffindi arkadaşlar. Tabii ki çok daha çıldırdığım tatlar da denedim ama hiçbiri bu kadar sağlıklı değildi. O sebeple aşık oldum kendisine. Bi dahaki gidişimde başka bişi denemek istiyorum ama nasıl yapbilirim bilmiyorum.
Diyeceğim odur ki bence yolunuz düşerse, ki niye düşmesin Alsancak'ta zaten, gidip arkadaşla sakin sakin sohbet edip kahve içip tatlı yemelik (ya da tuzlu, size kalmış) gidilesi bir mekan olmuş. Emeklerine sağlık valla bu çiftin. Giderseniz şayet, yorumlarınızı bekliyorum. Hadi sağlıcakla...
Not1: Bu yazıyı hazırladıktan sonra bugün bi daha gittim ve sahlepli-fındıklı muffinlerini denedim. O da beni çıldırttı. Çok güzeldi. Bi de ekmek söyledim kendime. Yarın alıcam bakalım glutensiz ekmeğimi. Çok heycanlanıyorumasdasdgkhg:D
Not2: Yeni çıkan tarifleri takip etmek isterseniz de hesapları: https://www.instagram.com/ruudocoffee/?hl=tr
Sağlıklı atıştırmalık tarifimi bi türlü paylaşamıyorum kusura bakmayın. Sıra gelemedi resmen. Hoff inanmazsınız bende de ne yazılar ne yazılarashshsjdjj:D SIRA GELMİYO yani:D Ama kendi tarifimi şu an paylaşamıyo olsam da sağlıklı atıştırmalıksız duramazsanız belki diye acilen bi yer önermek istedim size. (Ruudo'dan bahsedicem birazdan.)
Sevdiğim bi arkadaşım bi süre önce glutensiz beslenme kararı almıştı. Bu kararı almasına sebep olan ufak sağlık sorunları yaşadı maalesef ama neyse ki hiçbiri mühim şeyler değildi. Hayatından gluteni çıkardı ve yeniden sağlıklı yaşamına döndü. Bi de artık hepimizin çokça işitip az buçuk bildiği gibi gluten vücudumuzun istemediği, bize zarar veren bi besin. İlla ki anında gözle görülür bi hastalık yapıyo olmasına gerek yok. Yani ben kendi adıma demiyorum ki 'Bundan sonra gluten de neymiş, ağzıma sürmem gayrı!' Yok böyle büyük laflar. Ama daha önce de dediğim gibi, vücuduma zarar veriyoken de fayda sağlıyoken de farkında olmak istiyorum bunun.
Bahsediceğim yer İzmir'de ilklerden sanırım. Yani ben konsept olarak benzerini göremedim ama garanti olsun diye ilklerden diyorum. Ruudo diye bi kafe. Alsancak'ta Plevne Bulvarı'nda yeri. Lozan'a çok yakın. Turizmci bi çift işletiyo kafeyi. Mükemmel tatlı ve sıcak insanlar. Utanmayıp sorsam tarif falan vericeklerdi muhtemelen. Baya sohbet etme fırsatım oldu. Dükkanlarındaki tüm tarifler kendilerine ait ve asla işlenmiş şeker, gluten içeren bi ürün falan da kullanmıyolar. Yağları, pekmezleri köyden geliyo. Nesibe Hanım'ın annesi yapıyomuş. Hatta pekmezi pancardan yapıyomuş, bilen vardır belki ama ben ilk defa duydum pancardan pekmez. Düşününce de neden olmasın tabi. Şaşkınlığımı görünce hemen içerden pekmez getirip tattırdılar sağ olsunlar. Samimiyet arıyomuşum resmen ben de, kaşıkladım hemen.
![]() |
| Tanıştırayım; Sevgili Kaan ve Nesibe |
![]() |
| Kıvama gel |
![]() |
| Bu fotoda antepli yok. Niçin? Çünkü bitirdik. |
Bu arada kafenin konsepti böyle sağlık temelli olunca sorma ihtiyacı hissettim, salata falan da koymayı düşünüyolar mı diye. Düşünüyolarmış neyse ki. Çok mutlu oldum. Kim bilir neler çıkar o mutfaktan. Belli zaten kafalarında güzel fikirler olduğu. Bakarsınız detoks smootieleri bile yaparlar. Çünkü why not?
Fiyat kısmına geliyorum. Bu kadar sağlıklı tatlı ucuz olamaz diye düşünüyo olabilirsiniz. Ama şaka gibi sekiz liraydı ya o muffin. Bi de fıstıklı olduğu için sekiz. Diğerleri yediydi. İçinde dünyanın fıstığı, badem unu falan var ve sadece 8 tl. Allahım 19 tl verip %100'de yediğim başarısızlık abidesi tiramisuyu kusmak istiyorum şu an. Parası da kalsın yani. Benim 8 tl'ye yediğim en tatmin edici tatlı o antep fıstıklı muzlu muffindi arkadaşlar. Tabii ki çok daha çıldırdığım tatlar da denedim ama hiçbiri bu kadar sağlıklı değildi. O sebeple aşık oldum kendisine. Bi dahaki gidişimde başka bişi denemek istiyorum ama nasıl yapbilirim bilmiyorum.
Diyeceğim odur ki bence yolunuz düşerse, ki niye düşmesin Alsancak'ta zaten, gidip arkadaşla sakin sakin sohbet edip kahve içip tatlı yemelik (ya da tuzlu, size kalmış) gidilesi bir mekan olmuş. Emeklerine sağlık valla bu çiftin. Giderseniz şayet, yorumlarınızı bekliyorum. Hadi sağlıcakla...
Not1: Bu yazıyı hazırladıktan sonra bugün bi daha gittim ve sahlepli-fındıklı muffinlerini denedim. O da beni çıldırttı. Çok güzeldi. Bi de ekmek söyledim kendime. Yarın alıcam bakalım glutensiz ekmeğimi. Çok heycanlanıyorumasdasdgkhg:D
Not2: Yeni çıkan tarifleri takip etmek isterseniz de hesapları: https://www.instagram.com/ruudocoffee/?hl=tr
4 Şubat 2017 Cumartesi
14 Şubat için minik hediye önerileri
Aslında sizinle geçen gün denediğim perfecto bi sağlıklı atıştırmalık paylaşıcaktım ama bi baktım tarihe sevgililer günü gelmiş hiç demiyosunuz. Ben de bari o yazıyı erteliyim de araya şu hediye önerilerinde bulunacağım yazıyı sıkıştırayım dedim. Bu arada sevgililer gününü hediyesiz de geçirebilirsiniz çünkü niye, iki kişinin birbirine olan aşkının kapitalist düzene hizmet ediyor oluşu kanınıza dokunuyodur. Ben de kavramsal olarak çok samimi bulmuyorum bu günü ama hediye almak için bi fırsat gibi görüyorum yine de. Benim gibi hediye alma/yapma meraklıları için bikaç fikir sunayım dedim yani. Siz de bu günün gerekliliğini kendi aranızda tartışadurun.
Öncelikle bu gün için alınacak şeylerin çok pahalı olmaması gerektiğini düşünüyorum. Çok basit şeyler de gayet güzel olabilir ince espiriler/tatlılıklar içerdiği sürece. Şunlar çok hoşuma gidiyo mesela, bişi bişi kitleri. Kafanıza göre uyarlayabilirsiniz. Sağlıklı kalma kiti, soğukla mücadele kiti, film izleme kiti, duş alalım mis kokalım kiti, kahve vakti gelmiş kiti, hadi mama yapalım kiti...Uydurun durun artık. Bikaçına zoom yapalım. Mesela soğukla mücadele kiti mevsim itibariyle gayet tatlişko bi hediye. Atıyorum dudak balmı(cinsiyet farkı gözetmiyoruz), el kremi, boğaz pastili, mendil, minik poşette tarhana, yine minik poşette bitki çayı, vicks... Size kalmış yani. Bunları hafif büyükçe bi cam kavanozun içine koyuyoruz, sonra dıştan kurdele murdele bi şeyler, bakın gayet sevimli oldu. Hatta üzerine güzel bi şekilde ya direk cd kalemiyle ya da bi kağıt yapıştırıp ona, amaca yönelik bişi yazabilirsiniz.
Benim gibi sağlıklı beslenme takıntılı biriyse hayatınızdaki kişi, kalkıp hindistan cevizi yağı, badem unu, kara buğday, ham kakao, chia, avokado vs. gibi şeylerle bi kit oluştursanız çıldırır muhtemelen mutluluktan. Bunları her yerde bulmak mümkün değil tabii ama internet siparişiyle ya da Macro Center'dan falan da bulabilirsiniz. Her yerde bulmak mümkün olmadığı için daha bile iyi yani hediye olarak.(Ben de henüz bazılarını denemedim ama bu ara alıcam. Deneyip fikirlerimi paylaşırım sizinle de değişik bi şeyler çıkarsa.)
Bi tane de film izleme kiti örneği vereyim. Minik paket patlamış mısırın patlamamış hali(ismini bilemedim), kutu kola, çikolata, filmin türüne göre ihtiyaç varsa mendil ve aklınıza gelen başka şeylerle güzel bi kavanoz yapabilirsiniz. Bu ... in a jar olayı baya hoşuma gidiyo benim. Kutuya toplayıp vermekten daha iyi geliyo. Kompakt, daha derli toplu.
![]() |
| Şu sol üstteki harfleri görmezden gelin olur mu? |
![]() |
| Bu da kutu hazırlmadan duramayanlara gelsin. |
Bu kavanozlar çoğu mutfak eşyası satan yerde var ama İkea'da falan 8-15 tl arasında bulabilirsiniz, baktım ben. Bütçesi daha iyi olanlar için bi tane mantar tıpalı vardı, o 55 tl'ydi. Dediğim gibi çok çeşitli konseptlerle sunabilirsiniz bunu. Aranızdaki ilişkiye, anılara bağlı modifiye edersiniz.
![]() |
| Bu kavanozdan 10 tane almak istiyorum. |
![]() |
| 54.90 olan da bu yani çok matah bi şey değil bence. |
Başka bi fikir de bence yine çok anlamlı olan 'anı çerçevesi'. Bu çerçeveleri kuzenim üretiyo benim. Buraya da yazınca reklam olsun diye yazıyorum gibi oldu ama baya beğenmesem yazmazdım cidden. Kendime de alıcam hatta kesin kesin. Tamamen kendileri üretiyolar, fabrikasyon bi ürün değil. Böyle derinliği olan, iç-arka yüzü metal plaka, lake bi çerçeve. Mıknatısıyla birlikte veriyolar hatta. İçine sizin için anlamı olan şeyleri sabitleyip, camı geçiriyosunuz önüne. Atıyorum ilk film biletinizi sakladıysanız onu koyarsınız, size yazdığı bi not vardır onu koyarsınız, fotoğraf, magnet... artık neyi koymak istiyosanız. Fiyatı da uygun bence bu ürünün. Çünkü ben bizzat konuşup maliyetini de öğrendim, makul geldi(Kalkıp demeyin kavanoza pahalı dedi buna ucuz diyo diye. Bu el emeği göz nuru yani.) 30*40 cm boyutlu olanı 65 tl. İçine çok masraf yapmıycaksınız zaten. Ekonomik tatlış bi hediye bence. Instagram hesabını da vereyim sipariş vermek isterseniz diye: https://www.instagram.com/tiniviniwood/?hl=tr
![]() |
| Dayanamadım siparişimi verdim az önce. Henüz nasıl kullanıcağıma karar vermedim bile. |
Diğer bir öneriye hopluyorum. Ya aslında bunu ben yapmak istiyorum söylemesem mi?:D Off bilemedim. Söylemicem sanırım, bi sonraki yazımda paylaşayım onu. Zaten pek uygulucağınızı düşündüğüm bi fikir değil:D
Tamam geçtik başka bi seçeneğe. Ben klasik şeylerden hoşlanıyorum, bana gelmez bu çapulcu gibi ordan burdan bi şey toplama işleri diyosanız, takı hala güzel bi hediye. Onun için de İzmir'de yaşayanlar için bi önerim var. İzmir'de olmayanlar da sipariş edebilir bence. Hatta şimdi baktım bi, sevgililer günü için kargo ücretsizmiş. Cırtlak Pupe diye yıllardır harika takılar tasarlayan bi marka, Alsancak'ta Meksika Sokak'ta yerleri ve aşırı da tatlış bi kafe aynı zamanda. Burda unisex kolye ve bilezikler bulabilirsiniz. Ben her şeye bayılıyorum dükkandaki, o yüzden ürünleri tarif etme kısmını atlamak için bikaç foto koyuyorum.
![]() |
| Bu koyduklarım hiçbi şey değil. Hesaplarına bakmanız lazım mükemmel! |
Bu son öneri olsun artık. Yakın tarihli beraber gitseniz güzel olucak bi konsere bilet alabilirsiniz. Aaaa hatta özellikle erkeklere söylüyorum bunu, mesela 31 Mart'ta İzmir Çikolata Festivali var. İzmir Coffee Festival ekibi hazırlamış. Güzel, havalı bi çikolatayla festival bileti verebilirsiniz. Bence kestirmeden kalbe giden bi hediye olur.
Gördüğünüz üzere beslenme odaklı önerilerde bulundum hep. Benim için bu şekilde tatlı oluyo hediyeler. Fizyolojik olarak da mutlulukla bi ilgisi var zaten yemek yemenin. Yerken kendimizi kaybettiğimiz değil ama ufaktan şımarttığımız bi gün olamasında sakınca yok o yüzden.
Ha bu arada yatlar katlar almayı düşünüyoduysanız ben mani olmıyım hiç. Son 10 gün kalmışken çok da fikri olmayanlar iplesin beni. Ama yanlış anlamayın da yatlar katlar alabilicek bi okurum olduğunu düşünmüyorum çok, o sebeple çok da şeyapmamak lazım.
Başka sözüm kalmadı sanırım. Dur hadi bi not koyayım:D
Not: Farklı hediye/sürpriz önerisi olan varsa Instagram'dan mesaj atabilir ya da buraya yorum olarak bırakabilir. Instagram'dan gelen önerileri de hikayede paylaşırım, görmüş olursunuz. İlla sevgililer günü için olucak diye bi şey yok. Yıl içinde bi milyon kez hediye almamız gerekiyo nasılsa, elbet değerlendirilir.
Etiketler:
14 Şubat,
blogger,
hediye,
sevgililer günü,
sürpriz
Kaydol:
Yorumlar (Atom)




























